Tarkan ficou conhecido por usar temas sensuais e românticos em seus trabalhos e tem sido apelidado de "Príncipe do Pop" pelos meios de comunicação; lançou vários álbuns (todos em turco, e um em inglês) no primeiro ano de sua carreira tinha o número estimado de 30 milhões de CDs vendidos.
Tradutor - Translator - Çevirmen - Übersetzer - Traductor
segunda-feira, 20 de setembro de 2010
Six Thousand Fans in the Roof of the concert for Megastar Tarkan
After two years 'Step into the heart of Summer' with a new album called once again made a quick exit, Tarkan concert was given at Anatolium scene has thrilled thousands of fans. Listen to the stage from the time integrated 'Megastar', perfect mastery of the stage, the large repertoire of songs and dances harneketli has scored a magnificent concert.
I went crazy
Tarkan 'not bitter', 'No way I work,' 'Lost,' 'Kiss', and 'Step into the heart of Summer' fans with songs by choir said. 21 tracks of songs old and new repertoire, consisting of approximately 2.5 hours with the Megastar on stage, listening to the enthusiasm of the summit took. Athletes in an effort to stage sarfeden Tarkan, especially young girls crazy with his performance.
domingo, 19 de setembro de 2010
segunda-feira, 13 de setembro de 2010
Tarkan on stage victory celebrated
Tarkan on stage victory celebrated
Megastar audience for the 12 Giant Men 'was playing'
Megastar Tarkan Cratos Premium Hotels in Cyprus on the last day of the festival took the stage. 1.5 hours to about a thousand people attended a concert of Tarkan. When the stage artists, Basketball National Team defeated Serbia 83-82 in the news arrived. Tarkan song after finishing the final stage with fans celebrated the joy. "We pride ourselves with 12 giant men. It is our hearts. I love watching the matches gave us very proud," said Tarkan, the National Team for the 'Kiss' was sung. "To play for 12 Giant Men" also went to the concert.
Rooms with sauna bath to Megastar Tarkan
Rooms with sauna bath to Megastar Tarkan
Cratos hotel holidays in Cyprus, the third day took the stage, the Cypriot fans was having an unforgettable night. Five thousand people watching the concert is said to receive 400 thousand pounds, Megastar, the most popular songs performed in the past and present. Stay at the hotel's presidential suite of 700 square meters, Tarkan was welcomed as the world stars. Rolls-Royce received a Megastar airport, hotel owners and Kemal Murat Bozoðlu was welcomed by the door
quinta-feira, 9 de setembro de 2010
Son konserde duygusal anlar
terça-feira, 7 de setembro de 2010
Bono, Tarkan and the minister
I will be there. It is for the first time in many years that I even considered buying tickets for such a mega event. In the end, I decided to spend quite a lot of liras to see a band that I admired when they started out 30 years ago. I vividly remember their first LPs, “Boy,” “October” and especially “War.”
That album included the song “Sunday Bloody Sunday,” a strongly politicized memory of the dramatic events of Jan. 30, 1972, in Derry, Northern Ireland, in which 13 unarmed civil rights protesters were killed by the British Army. It was one of the absolute lows during the Troubles in Northern Ireland between Protestants, Catholics and the British authorities. This year, an official report found that the killings were both “unjustified and unjustifiable.” British Prime Minister David Cameron, finally, made a formal apology on behalf of the United Kingdom.
“Sunday Bloody Sunday” was the song that most clearly showed the social and political engagement of U2 that made the band so popular among activists in those early days. From the mid-1980s, I started losing track. The music of U2 changed and became, in my opinion, sterile and bombastic. It was only in 2000, with the release of “All That You Can’t Leave Behind” which features the classic song “Beautiful Day,” that I rediscovered the band. In the mean time, U2 and especially its lead singer Bono had become global celebrities, known for their compelling music, their memorable performances and, in the case of Bono, for his geopolitical activism.
Ten years ago, the singer with the eternal sunglasses got involved in campaigning for third-world debt relief and raising awareness of the plight of Africa. Bono can still be seen on stage of course, touring the world with U2, but most people probably know him better from his highly publicized meetings with U.S. president George W. Bush or Brazilian president Lula da Silva. He was dubbed “the face of fusion philanthropy” by the New York Times for his efforts to enlist powerful allies and set up new networks in the fight against hunger and AIDS in Africa.
Back to Turkey. Combining his art with activism, Tarkan could be called the Turkish Bono. His impact on trends and fashion in music in this country is huge, his personality in the media sometimes larger than life and Tarkan has gone activist as well, especially on environmental issues. Recently, he made it known that he thinks that Allianoi, one of the oldest known spa settlements, should be protected. Allianoi is at risk of being submerged underwater with the creation of a nearby dam. Tarkan’s stance on the highly controversial dam project earned him the wrath of the minister for the environment, Veysel Eroğlu. He harshly criticized Tarkan, saying, “The singer should deal with his art, and he shouldn’t poke his nose into issues he doesn’t understand. (…) His comments on the construction of a dam, or the protection of a historical artifact, are extremely wrong.”
I have some questions for the minister. Dear Minister Eroğlu, can you explain to me why the rest of the world is happy when singers and other artists get involved in social and political issues while you seem to be immensely upset when the world of culture is linked with the rest of society? Why can’t Tarkan do for Allianoi what Bono is doing for Africa?
On top of that, if Tarkan should be silent on the dam project, why is your party so happy to enlist singer Sezen Aksu in the campaign for a “yes” vote on Sept. 12? Is she more knowledgeable about the Constitution than Tarkan is about the dam? Or is your reaction to Tarkan an example of your party’s dangerous tendency to cherish people and organizations that agree with them and to make life difficult on those that are of a different opinion, whether they are called TÜSİAD or Tarkan?
domingo, 5 de setembro de 2010
Bono, Tarkan ve bakan
Tanrı Tarkanı seviyor
Salı akşamı Tarkan konserine gittim Harbiye Açıkhava Tiyatrosu’nda. Albümü çıkmadan yaşadığı birkaç karanlık günün Tarkan’ı nasıl etkilediğini merak ediyordum.
Albüm çıktığında merakıma bir cevap bulmuştum aslında, albümün neredeyse bütün şarkılarının çok iyi olması bana Tarkan’ın bu ‘zor’ anıyı hayatının hiçbir köşesinde istemediğini, bir an önce ondan kurtulmayı arzuladığını hissettirmişti.
O yüzden gözlerimle de görmek istedim, sahnede nasıl olduğunu.
Açıkhava sahnesini bilirsiniz. Protokol denen en ön sandalyelerde oturmanın hiçbir manası yoktur, boynunuz tutulur sahneyi izlerken. O yüzden sevmem o çok havalı gözüken sandalyelerde oturmayı.
Açıkhava’da konser arkadan izlenir, bence. Ama yerimiz protokol sandalyeleriydi yine...
Gidene kadar söylendim, “Ön sıralarda boynun ağrır sahneye bakarken, rahat hareket edemezsin, sıkışıktır, gergin ve kurallı olur oralar” diye.
İçeri girdik. Yerimize doğru yürüdük ve bu konserin çok farklı olacağını hemen anladım.
Sahneyi seyirciye bağlayan merdivenlerin üstü, aradaki mesafeyi en aza hatta seyirciyle sahneyi aynı hizaya getirecek şekilde geniş bir platformla kapatılmış, sahne, Tarkan’ın isterse seyircilerin içine gelebileceği şekilde uzatılmıştı.
Uzun, kırmızı kadife perdeler, bizi nelerin beklediğini şimdilik saklıyordu.
Konser başladı. Müzik duyuldu önce, sonra perdeler yavaşça açıl dı. Çok sade, sanki bomboş bir şarkıcının tek başına ortasında durduğu bir sahne.
Tarkan, sahnenin tam ortasında, bomboş bir sahneyi sesiyle dolduran minik bir dev adam gibi, perdeler açılır açılmaz insanları yakalayıverdi. Ben hayatımda daha ‘tuhaf’ birşey görmedim.
Bir erkeğin sesini, vücudunu bu kadar özgür bir şekilde kalabalığa sunması ve bunu yaparken telaşsız, kendi gibi olması beni çok etkiledi.
Radikal’de Fatih Özgüven bunu çok güzel anlatmış:
“Türkiye’de hangi erkek sahnede kendinden geçişini sergileme konusunda bu kadar kayıtsız? Hangi erkek bedeniyle bu kadar kendi başına ama aynı zamanda da herşeyi paylaşmaya açıktır.”
Konser boyunca gözümü hiç ayırmadan Tarkan’ı izledim.
Tarkan ve sesinden başka hiçbir şey yoktu sahnede, ne bir dansçı, ne bir davul solo, ne bir vokalist gösterisi. Sadece sahnedeki dev ekranda her şarkıda değişen olağanüstü görüntüler vardı.
Tarkan’ın sesi, şarkıları ve Açıkhava’yı dolduran o kalabalıkla, hayattan intikamını alışını seyrettim.
Hayatındaki birkaç karanlık günün, Tarkan’ı o küçük bedeninin içinde nasıl devleştirdiğini gördüm. Sahnede olmayı nasıl istediğini, hatırlamayı sevmediği günlerden ancak böyle arındığını düşündüğünü hissettim. Ya da bana öyle geldi...
Ama sahnede kullanılan yüksek teknoloji bile, Tarkan’ın bu albümünü, bu konserlerini diğerlerinin hepsinden farklı tuttuğunun işaretiydi.
Ancak Madonna ya da U2’da rastlayabileceğiniz bir teknoloji vardı sahnede.
Her şarkıda, sahnenin arkasına kurulmuş o dev ekranda -210 metrekareymiş o LED ekran- şarkıya uygun ışık oyunları yapılıyordu.
Bu arada o bomboş gözüken sahnenin hazırlanması üç gün sürmüş. Ve her gün seksen teknisyen çalışmış.
İki gün prova yapılmış. Sahne dizaynını Can Besbelli yapmış. Müthişti. Her şarkı için özel tasarlanmış ekran görüntülerini ise Proto hazırlamış. Tarkan her şarkı için duygusunu anlatmış onlara, onlar da inanılmaz bir iş çıkarmış doğrusu. Çok çarpıcıydı, Ercan Diler ve ekibi beni çok etkiledi.
2.5 saat sahnede kaldı Tarkan. İki kere bis yaptı. Ama bisler alışılmışın dışında, tek şarkılık değil 2 şarkılıktı.
Konser çıkışı kalabalığın içindeki duyabildiğim bütün konuşmaları dinledim, hayran olmamış beğenmeyen bir tek kişi yoktu.
Ben de çok beğendim.
Ve kendi kendime düşündüm, bazı insanlar diğerlerinden farklı.
Tanrı, o insanları seviyor ve sanki bazen kendi sevgisinden birşeyler katıyor onlara.
*****
17 liraya enginar, 8 liraya fındık lahmacun...
Tarkan konseri öncesi, Lütfi Kırdar’daki Borsa’da yemek yiyelim dedik.
İftar saatine denk geldiğimiz için, şanslı olduğumuzu düşünüyordum “Ne harika şeyler yeriz şimdi” diyerek...
Çünkü gerçekten Borsa’nın mutfağı çok lezizdir.
Ama tam bir hayâl kırıklığıydı bu sefer yaşadığımız.
Servis çok kötüydü. Yavaş, aldırmaz ve asık suratlı. 45 dakikada bir fındık lahmacun gelmedi.
Garsonların hiçbiri güleryüzlü ve açlığa karşı anlayışlı gözükmüyordu. Borsada iftar yapanlar için gerçekten endişelendim.
Sonra, belki bu gecikmeden dolayı öyle mahçuplardır ki “Büyütmeyelim” diye düşündük. Ama hesap geldiğinde iyice hayâl kırıklığına uğradım.
Gelmeyen lahmacunu hesaba yazmışlardı ve “Getirmediğimiz lahmacunun parasını almayız, öyleyizdir biz” tavrıyla gözümün önünde lahmacunu hesaptan düştüler, pek de mahçup gözükmüyorlardı üstelik bunu yaparken.
Ama bu arada gözüm hesaba takıldı, yediğimiz o ‘minimal’ enginar 17 lira, yiyemediğimiz fındık lahmacun ise 8 liraymış. Borsa pahalı, servisi felaket ama yemekleri güzel bir yer.
Siz bilirsiniz...
*****
NTV hep aynı!
Spor ekranları arasında kadro bakımından elinde en spektaküler isimler bulunan kanal NTV bana göre. Onları elinde 10 yabancısı ve sayısız yerli oyuncusu olan Bernd Schuster’e benzetiyorum.
Rıdvan Dilmen’den başlayıp Mehmet Demirkol’a kadar uzanan uzun bir yorumcu kadroları var...
Yine de ısrarla hep bildikleri şeyi yapıyorlar.
Rıdvan tıpkı bir assolist gibi her maç sonrası “Yüzde 100 Futbol”a tek yorumcu olarak çıkıyor.
Oysa Rıdvan’ı ve izleyicileri böyle bir yalnızlığa mahkûm etmek yerine, yanına başkalarını koymak da çarpıcı olabilir.
Son zamanlarda çevremden çok sık duymaya başladım. “Rıdvan’ı izlemek istiyorsan programın ilk 15 dakikasına bak yeter, nasıl olsa sonra sürekli aynı şeyi tekrarlayıp duruyor” diyorlar.
Ben de o gözle baktım son “Yüzde 100 Futbol”lara. Bunu söyleyenler çok da haksız gözükmüyor doğrusu. Rıdvan’ı böyle zorlamak yerine, yanına Sergen Yalçın’ı niye koymayı düşünmez NTV, anlayamıyorum.
Bildiğim kadarıyla Sergen’e hem yılda 600 bin $ ödüyorlar, hem de hiç göz önüne çıkartmıyorlar.
NTV, o programın gerçekten “yüzde 100 futbol dolu” olmasını istiyorsa, Sergen’i de Rıdvan’ın yanında düşünmeli.
Bu tek assolistli gazino düzeni NTV’ye uymuyor..
"I am the son of this country
Tarkan's War yesterday at the concert in the Open, to follow him into the Culture and Tourism Minister Ertugrul Gunay was woes
Megastar Tarkan's concert was given yesterday in the Open War, Culture and Tourism Minister Ertugrul Gunay was followed.
Minister Günay salute during the Tarkan concert, "Give thanks for your support."he said" I am the son of this country. Do not stop in when I have to say I deserve,
Tarkan in Bergama Allianoi dam will remain under the protection of the ancient city have requested, the Environment Minister Veysel Eroglu "Artists should not meddle in everything" he had reacted. Culture Minister Ertugrul Gunay said, "I think, Mr. Minister in a manner that exceeds the goal of thought was expressed. I'm very caring Tarkan's sensitivity in supporting the artists had.
007 Tarkan Bond
Latest album, 'Step into the heart of summer' makes a comeback with a spectacular, Tarkan clips drew several new songs from his album 2. The name of the album tracks with the song Kiss the clips at the same time the Megastar, the new image in the shooting had already attracted attention.
NEW IMAGE NEW clip
Adimi Kalbine Yaz song support clip for wearing simokin Tarkan gave posing as James Bond. Megastar, "Kiss" (Op) song of the videos on the Eminonu and Sultanahmet districts of Istanbul such as pulled.